İyiliğin gücünü asla unutmayın

Ben, sevginin olduğu bir ailede büyüdüm. Sadece bulunduğum toplumun değil, bir dünya vatandaşı olma mantalitesiyle yetiştirildim. Ailem bana doğru davranmayı öğretirken imkânlar ne olursa olsun zaman zaman zorluklarla karşılaşılabildiğini gösterdi. İhtiyacından fazlasını değil yeteri kadar istemeyi, imkânları doğru kullanmayı öğrettiler. Herkesin eşit olmadığını, farklı imkânlara sahip olunabildiğini, bu farklılıklara karşı hoşgörülü davranılması gerektiğini, yardım etmenin önemini görerek büyüdüm.
Doğru davranmanın ne demek olduğu kadar yanışları da öğrettiler. Örneğin her tür canlıya karşı olan şiddeti görmek beni her zaman çok rahatsız etmiştir. Türkiye’de yaşayınca insan her gün gördüğü haberlerle şiddetle çok yakından tanışıyor.
Biz kültürel açıdan bakıldığında yardımsever, komşuluk ilişkileri kuvvetli bir toplumuz, bu sebeple ülkemizde kuvvetli bir birliğin olduğu yanılsamasını sıklıkla yaşıyoruz. Ancak günümüzde toplumumuzun karşılaştığı bu birlik duygusunu zedeleyen pek çok olayla karşılaşıyoruz. Aile içi şiddet, farklı kültürlere karşı olan anlayışsızlık, kadına şiddet ya da kendi ülkelerinden kaçmak zorunda kalmış mülteciler…

Biz gençler toplumdaki şiddetle yüzleşmeliyiz

Bence günümüzde genç olmak sayısız imkân içerisinde kendine bir alan yaratmak demek. İmkânlarımızın artması, hayal kurma konusunda bizim çok daha büyük bir enerjiye sahip olmamızı sağlıyor. Ancak bu imkânları nasıl kullanacağımız bize bağlı. Eğitim imkânları arttıkça biz gençlerin de içe dönük bireysel hedeflere yönelmek yerine dışarıya bakma şansımız da arttı. Artık topluma yönelik bakış açısı geliştirebilecek bir gençlik olarak yetiştiğimizi düşünüyorum. Bir genç olarak toplumdaki bu şiddetle yüzleşmek, ailemden aldığım öğretiyle de beni duyarlı olmaya itti.
Her bir gencin hayal ettiği aydınlık bir geleceğin ilk adımı da duyarlılıktan geçiyor. Sokakta etrafımıza baktığımızda ister istemez zor durumda olan ve yardıma muhtaç insanlar görmemiz günümüzde kaçınılmaz. Duyarlılık noktasından yaklaştığımızda bu kişilere uzatacağımız en ufak yardım eli bile bir hayatı kökünden değiştirme gücüne sahip. Bu değişimin en büyük öncüleri de gençler.

Savaşın yarattığı travma dikkate alınmalı

2011 yılında komşumuzda başlayan iç savaşı takip eden aylarda, ilk göçlerin başlamasıyla, tüm Türkiye’nin ve tabii ki benim de gündemimde Suriyeli mülteciler ve mülteci çocuklar vardı. Çabuk değişen gündemde artık Türkiye’de yaşamakta olan ve sayıları her gün katlanarak artan mültecilerin dramına yer verilmemeye başladı. 2014 senesine geldiğimizde ilk zamanlar mültecilerin acılarını paylaşanlar artık bu konudan bahsetmiyor ve hatta sokakta karşılarına çıkan mültecilere artık katlanamadıklarını söylüyor ve şikâyet ediyorlardı.
Dediğim gibi hayat bir birinden farklı sayısız zorluklarla dolu. Kimine göre bu zorluklar savaştan hayatlarını kurtarmak için dilini bilmedikleri yabancı bir ülkeye, onları istemeyen kişilerin olduğu bir ülkeye göç etmek ya da fakirlikle boğuşurken aile içi şiddetin arasında hayatta kalmaya çalışmak iken, kimi için sokakta karşılaştığı Suriyeli çocuklar... Benim için yeni bir zorluk ise travmaya maruz kalan çocukların içinde bulundukları zor durum ve bu travmaların geleceklerinde önce kendilerine sonra da topluma nasıl zarar vereceğini düşünmek oldu. Uzun vadede travmayı; bu çocuklarımıza yardım eli uzatılmadıkça gelecek nesillerde huzursuzluk yaratmaya yol açacak dikkate alınması gereken bir unsur olarak görüyorum.

Çocuklara yardım etmek için Project Lift’i başlattım

Altını çizmek istediğim “travma“ kavramı insanın doğası sebebiyle her bir bireyin bilinç altında var olan tanıdık bir his, bir duyu ve bunun ötesinde bir reaksiyondur. Yetişkin bireylerin birçoğu yaşadıkları çeşitli travmalar ile baş edebilecek kapasitede oldukları için travmanın onlar üzerindeki etkileri çok göz önüne çıkmayabilir, fakat söz konusu gözlerinin önünde ailesi parçalanmış bir genç, annesinin tecavüz edilişine tanıklık eden küçük bir çocuk veya ailesinden şiddet gören bir kardeşimiz olduğunda, yaşlarının küçük ve gelişimlerinin tamamlanmamış olması dolayısı ile de travmanın etkisi maalesef çok büyük oluyor.

Ben de buradan yola çıkarak travmaya maruz kalan çocuklara yardım etmenin yollarını araştırdım. Beni duyarlı ve hoşgörülü yetiştiren ailemin de yardımlarıyla Project Lift’i hayata geçirdim.
Project -Lift, etnik köken, ten rengi, cinsiyet veya vatan fark etmeksizin travmayla baş başa olan çocuklara yardım etme vizyonuyla kuruldu. Project Lift kapsamında yaptığımız sanat psikoterapisi atölyeleriyle travmaya maruz kalmış çocuklara yaşadıkları şiddeti, korkuları atlatmaları için yardımcı olmaya çalışıyoruz.

Biz gençler her zorluğun üstesinden gelebiliriz

Yetişmekte olan genç gelen jenerasyonlar kendi içlerinde bir bütün halinde mutlu bir şekilde yaşayamazlarsa hem kendilerine hem de çevrelerine zarar verirler. Böyle bir olayın en büyük tetikleyicisi olan travma ileriki yaşlarda şiddet olarak kendini gösterebilir. Travma şiddete dönüşmeden önce bir kişinin içinde bastırılmış olabilir veya kişiye travma duygusuyla nasıl yaşanabileceği öğretilebilir.
Bu noktada genç olmanın önemi hayli ön planda. Gençler önümüzde çıkabilecek her zorluğun üstesinde gelebilecek kapasiteye sahibiz. Genç olmanın verdiği bu enerji ve güçle travmatik çocuklara uzatacağımız bir el onların hayatlarını değiştirmekle kalmaz, yaşadığımız ülkenin de geleceğini etkileyecektir.

Şükretmesini öğrendim, hayatın önemini fark ettim

Project Lift’in atölyeleri süresince yardım ettiğim yüzlerce çocuğun suratındaki neşe ve heyecan dolu bakışlar; günlük yaşantımın her anında benimle birlikte. Travma geçirmiş ve çok zor durumda olan çocuklarla çalışmak bir insana sahip oldukları için şükretmesini ve hayatın önemini fark etmesini sağlıyor. Kişisel olarak geçmişte duyarsız kaldığım konularla artık daha ilgiliyim. Yapılan bir çok yardım çalışması için ben nasıl dâhil olabilir, katkı sağlayabilirim diye düşünüyorum. Project-Lift’le yürümeye başladığım bu yolda, hayatta kendi mutluluğumdan daha önemli şeyler olduğuna şahit oldum, gözlerim açıldı. Bir insana umut vermek ve hayatında bir ışık yakmak, maddiyatla sahip olunamayacak bir mutlulukmuş.

Genç olmak özgürlük, hayalleri gerçekleştirecek enerji ve duyarlılık demek

Her genç kendi başına böyle bir proje yaratamayabilir, benim de bu projeyi gerçekleştirebilmem için gerekli olanakları karşılamam konusunda elimden tutanlar oldu. Ancak her genç, yolunda gitmeyen konulara dikkat çekebilir, yanlışlara göz yummayıp, acıları hemen unutmayarak, merak ederek, araştırarak, öğrenerek ve bilgi aktarımı yaparak, ihtiyaç sahibi bir insanın elinden tutarak, doğaya saygılı olarak, her canlıya şefkatli yaklaşarak daha iyi bir gelecek yaratmamız için katkıda bulunabilir ve bulunmalıdır.
Bugün bizim, yarın da bugünün çocuklarının gençlik bayramı olacak. Benim için gençlik, sosyal normlar içerisinde özgürce hareket edebilmeyi, imkânları doğru bir şekilde kullanarak hayallerini gerçekleştirecek enerjiye sahip olmayı aynı zamanda da hazır bu enerji varken duyarlı davranabilmek demek. Bugün travmaya maruz kalmış bir çocuğun da gençliğinde benim hissettiğim enerjiye sahip olabilmesini isterim.
Unutmayın ki yapacağınız en ufak iyilik bile bir başkasının hayatını kökünden değiştirecek güce sahip.